Hikayemiz
500 yıldan uzun süredir Türk ve Rum aileler Bozcaada’da birlikte yaşardı. Bir çok alanda uyum içerisinde yaşayan iki topluluk, şarapçılık alanında da birbirini tamamlayan kollardaydı. Türkler genelde bağcılık ile uğraşırken, mahsüllerini şarap yapımı ile uğraşan Rumlara satardı. Adada şarapçılık 1925 yılına kadar Rumların tekelindeydi.
Yüzlerce yıldır süregelen bu gelenek 1925 yılında, sonradan Yunatcı soyadını alacak olan Haşim Bey tarafından bozuldu. Adada şarap yapımı ile uğraşan “Panayi Dimo” isimli bir Rum’dan aldığı imalathanede şarap yapımına başladı. Böylece Bozcaada’nın ilk Müslüman şarap üreticisi Yunatcılar doğmuş ve günümüzün Çamlıbağ ve Ayapetro markalarının temeli atılmış oldu.
O dönemlerde Müslüman bir şarap üreticisi olmak Haşim Bey’in bazı zorluklar ve ön yargı ile karşılaşacağı anlamına geliyordu. İmalathaneyi aldığı dönemde oğlu Hazım adanın ileri gelen Müslüman ailelerinden birinin kızı ile nişanlıydı. Adada nişanın bozulacağı yönünde dedikodular çıkmış olsa da evlilik gerçekleşti. Hatta Haşim Bey’in bu alandaki başarısı dünürlerinin de bir imalathane alıp şarap yapımına başlamalarına ilham oldu.
"Ben Bozcaadalıyım"
Tüm dünyanın etkilendiği Büyük Buhran yıllarında yeni doğmuş bir marka olan Yunatcılar’ı kriz sert etkilemişti. Elinde 4 varil şarabı kalan ve ekonomik zorluklar yaşayan Haşim Bey, bir gün bu varilleri gemiye yükleyip İstanbul’a gitmiştir. Oradan bir at arabasıyla Beyoğlu’nda St. Antuan Kilisesi‘ne giden Haşim Bey, hemen klisenin papazını aramış ve elindeki şarapları satmaya çalışmıştır, papaz şarapların onun olduğuna inanmamış, senin ne işin olur şarapla ne yaptın bunları çaldın mı demiştir. Haşim Bey ise hayır ben Bozcaadalıyım diyen Haşim Bey, papaza huviyetini gösterip Bozcaadalı olduğunu kanıtladıktan sonra 4 varili birden kliseye satmış, imalathanesini krizden kurtarmıştır. Satıştan sonra caddeye çıkıp sevinçten ortalık yerde göbek attığını bir çok defa gülümseyerek anlatmıştır.
Haşim Bey’in ardından oğlu Hazım Yunatcı, ikinci nesil olarak şarap yapımına devam etmiş, o dönemde hep fıçılarda satılan şarapları şişeleyerek bir ilke imza atmıştır. Hazım Yunatcı’nın ardından şarapçılık bayrağı oğlu Orhan Yunatcı’ya geçmiş, Orhan bey’de 1976 yılında işi Kimya Mühendisi olan oğlu Haşim Yunatcı‘ya devretmiştir.
"Bağdaki üzümü kadehe yansıtmak"
Haşim Yunatcı
Hazım Yunatcı
Orhan Yunatcı
Haşim Yunatcı
Dördüncü kuşak olan Haşim Yunatcı, aramızdan ayrıldığı 2020 senesine kadar Bozcaada’da şarapçılığın gelişmesi, adanın bir şarap adası olarak hak ettiği şekilde tanınması için çalışmış, 5000 yıllık geleneğe uygun olarak bağdaki üzümü kadehe yansıtmaya çalışmıştır.
Haşim Bey’in ardından bizlere bıraktığı öğretiler ve vizyon doğrultusunda Bozcaada ve geleneksel şarapçılğın gelişimi için çalışmaya devam ediyoruz.
Bozcaada’ya Çanakkale’nin Geyikli limanından kalkan Gestaş feribotları ile ulaşılabilir. İstanbul’dan 360km, İzmir’den 300 km, Ankara’dan 760 km mesafededir.